06-05-2015, 05:20 AM
''Jack The Ripper'' Yani Karındeşen Jack Efsanesi
Tarih 31 Ağustos 1888, yer Doğu Londra'nın Whitechapel bölgesi. Whitechapel aynı zamanda o dönemin gecekondu semti. Öldürülen 11 kadın. Kadınların ortak özellikleri. hepsinin birer hayat kadını olmaları. Beşinin kimliği açık, katil belli değil...
Konuyu hala anlamadıysanız açıklayayım; ''Jack The Ripper'' yani namıdiğer ''Karındeşen Jack''
Üzerinden yüz yıldan fazla bir zaman dilimi geçmesine rağmen gizemini hala koruyan bu seri cinayetler silsilesi insanların merakını diri tutmakta ısrar ediyor, tıpkı benim merakımı diri tuttuğu gibi...
Bundan üç ay önce şans eseri denk geldiğim, hafızamın yeniden canlandığını gördüğüm konu oldu bu. Hakkında araştırma yapmadan yazmak istemedim tabi. Belgeseller, yazılar, makaleler ve kitaplar.. Varsayımlar çok çeşitli; Mason locaları, kraliyet doktoru, soylular, zamanın kraliçesi Victoria'nın torunlarından biri, kasaplar, tüccarlar ve benzer insanlar. Bir çok uzman ve bilim insanı hala bu olayı araştırmakta, tüm olanaklar kullanılmış ve hala kullanılmaya devam etmekte.
İlk iki cinayette problem yok. Problem yok dediysem durum bambaşka, öldürülüş biçimleri benzer vaziyette. Önce boğazları kesiliyor, sonra karınlarına aldıkları darbeler, özellikle de rahimlerinin çıkarılması ve parçalanması. Bilimsel olarak da ilk iki hayat kadınının öldürülmesinde aynı kişi üzerinde duruluyor, yani ona takılan ismiyle ''Jack''te...
Dönemin en yaygın ve çaresiz hastalığı frengi. Frenginin hayat kadınları ile cinsel temastan geçmesi durumu çok yaygın. Aynı zamanda başka ülkelerden gelen göçmen işçiler arasında da görülüyor bu hastalık. 1800'lü yılların son bölümünde, çaresi olmadığı için bu hastalığa yakalananların sonu ya ölüm ya da kişilik bozukluğu sonucu oluşan ağır delilik hali oluyor.
Hemen ardından gazete manşetleri büyük büyük atılıyor. Cinayetler bağdaştırılıp bir seri katil üzerinde duruluyor. Gazetelerin kendi uydurmaları Katilden Gelen Mektuplar ise tirajı arttırmaya yönelik kullanılmaya başlanıyor.
İki cinayet daha işleniyor. Aynı gecede ve 1 saat aralıklarla. Boğazları kesik ve rahimleri parçalanıp dışarı çıkarılmış şekilde. Farklı olarak kadınların boğulması ve yüzlerine verilen ciddi zararlar. Daha dehşet verici, daha ses getirici iki cinayet daha...
Polisler suç mahalline yakın tebeşirle yazılmış bir yazı buluyor. Yazının konusu Yahudiler. ''Yahudiler, boş yere suçlanmaması gereken kişilerdir'' Aslına bakarsanız bu çok ilginç, sosyal mesaj veriyor bu yazı. Yahudi birini işaret ediyor, yön vermek, belli etmek ister gibi sanki. Açık hedef.. Normal olarak yazıyı Jack'in yazdığı ve onun Yahudi bir tüccar olabileceği öne sürülüyor.
6 hafta sonra bir hayat kadını daha öldürülüyor. Kapalı alanda, ceset parçalanmış bir şekilde bulunuyor. Bunu yapanın temel anatomi bilgisine sahip olduğu düşünülüyor. Yani ya bir cerrah, ya kasap, ya da mezbahada çalışan biri. Çünkü iç organları titizlikle dışarı çıkarılmış, parçalar özenle odada farklı yerlere konmuş, rahim çıkarılıp orada bırakılmıştır. Fakat organlardan biri eksiktir. Kalp.. Kalp ortada yoktur.
Jacob Levy bir kasap. Yahudi, o bölgede yaşıyor, frengi hastası ve bir deli. Profile uyuyor öyle değil mi ? Jacob'un eşi de bu varsayımı desteklemiş, onun son zamanlarda aklını oynattığını, sokaklarda dolaştığını ve frengi hastası olduğunu söylemiştir. Görgü tanığı Joseph Levy. O da kasap ve Jacob ile aynı işi yapıyorlar. Tez iyiden iyiye güçlendi. Sonrasında da benzer methodlarla işlenen bir çok cinayet.
Benim tezim ise çok çok farklı olacak. Bu tezi savunurken biraz araştırmalarıma ama çoğunlukla da okuduğum kitaplara dayanacağım.
İlk iki cinayet evet, bu Jack'in işi olabilir. Gelelim ikinci ikili cinayete. Malum ilk iki cinayetten sonra gazeteler devreye giriyor ve tirajları arttırmak için hayali mektuplar dahil her yol deneniyor. Hatta ''Karındeşen Jack'' yakıştırması gazeteler sayesinde ortaya çıkıyor. İşin ilginç tarafı, bu cinayetler serisinde gazetelerin rolü kimsenin aklına gelmiyor. Her mecrayı araştırdım, bilgi bulamadım. Bununla beraber sonraki iki cinayetin sırf gazetelerin tirajını arttırmak için işlendiğini düşünüyorum açıkçası. O zamanda var olan herhangi bir gazete, kiralık katil ile anlaşıp cinayet işletmiş olabilir. Bu ihtimalin üzerinde polisler dahil hiç kimse durmamış veya durmak istememiş. Daha çok ses getirmesi amacıyla maktüllere daha çok zarar verilmiş. Boyun kesiklerinin, iç organlarının parçalanmasının yanısıra kadınlar boğulmuş, yüzlerine ciddi zararlar verilmiş. Günümüz şartlarını da göz önünde bulundurduğumuzda gazetelerin popülerliğini ve tirajını üstte tutmak için akla hayale gelmeyecek şeylerin yapıldığını ve değişik yollara başvurulduğunu hepimiz biliyoruz.
Üçüncü yatak odası cinayeti ise bana göre tamamen bağımsız bir katile ait. Çünkü katilin yüzeysel de olsa bir anatomi bilgisi var. Ayrıca cinayeti işlerken soğukkanlı davranmış, hiç acele etmemiş. Oysa ki öncesinde işlenen dört cinayette katil aceleci davranmış. Diğer organlar suç mahallinde bırakılmış, kalp alınmış. Bu aşk cinayeti olduğunu gösterir. Benzer noktalar ise sırf cinayeti kendisinin işlemediğine insanları inandırmak ve cinayetin Jack ile bağdaştırılmasını sağlamak için yapılmıştır.
Daha sonra işlenen cinayetleri kesinlikle Jack'in işlemiş olduğuna eminim. Çünkü üzerinden prim yapmaya çalışan kurum ya da kişilere adeta bir ders ve gövde gösterisi yapmak istemiştir. ''Cinayetleri ben işledim. En iyisini ben yaparım. Ve bir devrin kapanması, bir devrin başlamasını ben belirlerim'' demek istemiştir.
Şimdi bana soracaksınız; ''Sen sanat yazıları yazmıyor muydun ? Söyle bakalım sanat bunun neresinde ?'' diye..
Unutmayın; ''Bir cinayet hakkında araştırma yapmak ve çözümlemeye çalışmak da bir sanattır'' Hem Sherlock Holmes veya Agatha Christie romanlarındaki Dedektif Hercule Poirot da bir sanatçı değil miydi ?
Tarih 31 Ağustos 1888, yer Doğu Londra'nın Whitechapel bölgesi. Whitechapel aynı zamanda o dönemin gecekondu semti. Öldürülen 11 kadın. Kadınların ortak özellikleri. hepsinin birer hayat kadını olmaları. Beşinin kimliği açık, katil belli değil...
Konuyu hala anlamadıysanız açıklayayım; ''Jack The Ripper'' yani namıdiğer ''Karındeşen Jack''
Üzerinden yüz yıldan fazla bir zaman dilimi geçmesine rağmen gizemini hala koruyan bu seri cinayetler silsilesi insanların merakını diri tutmakta ısrar ediyor, tıpkı benim merakımı diri tuttuğu gibi...
Bundan üç ay önce şans eseri denk geldiğim, hafızamın yeniden canlandığını gördüğüm konu oldu bu. Hakkında araştırma yapmadan yazmak istemedim tabi. Belgeseller, yazılar, makaleler ve kitaplar.. Varsayımlar çok çeşitli; Mason locaları, kraliyet doktoru, soylular, zamanın kraliçesi Victoria'nın torunlarından biri, kasaplar, tüccarlar ve benzer insanlar. Bir çok uzman ve bilim insanı hala bu olayı araştırmakta, tüm olanaklar kullanılmış ve hala kullanılmaya devam etmekte.
İlk iki cinayette problem yok. Problem yok dediysem durum bambaşka, öldürülüş biçimleri benzer vaziyette. Önce boğazları kesiliyor, sonra karınlarına aldıkları darbeler, özellikle de rahimlerinin çıkarılması ve parçalanması. Bilimsel olarak da ilk iki hayat kadınının öldürülmesinde aynı kişi üzerinde duruluyor, yani ona takılan ismiyle ''Jack''te...
Dönemin en yaygın ve çaresiz hastalığı frengi. Frenginin hayat kadınları ile cinsel temastan geçmesi durumu çok yaygın. Aynı zamanda başka ülkelerden gelen göçmen işçiler arasında da görülüyor bu hastalık. 1800'lü yılların son bölümünde, çaresi olmadığı için bu hastalığa yakalananların sonu ya ölüm ya da kişilik bozukluğu sonucu oluşan ağır delilik hali oluyor.
Hemen ardından gazete manşetleri büyük büyük atılıyor. Cinayetler bağdaştırılıp bir seri katil üzerinde duruluyor. Gazetelerin kendi uydurmaları Katilden Gelen Mektuplar ise tirajı arttırmaya yönelik kullanılmaya başlanıyor.
İki cinayet daha işleniyor. Aynı gecede ve 1 saat aralıklarla. Boğazları kesik ve rahimleri parçalanıp dışarı çıkarılmış şekilde. Farklı olarak kadınların boğulması ve yüzlerine verilen ciddi zararlar. Daha dehşet verici, daha ses getirici iki cinayet daha...
Polisler suç mahalline yakın tebeşirle yazılmış bir yazı buluyor. Yazının konusu Yahudiler. ''Yahudiler, boş yere suçlanmaması gereken kişilerdir'' Aslına bakarsanız bu çok ilginç, sosyal mesaj veriyor bu yazı. Yahudi birini işaret ediyor, yön vermek, belli etmek ister gibi sanki. Açık hedef.. Normal olarak yazıyı Jack'in yazdığı ve onun Yahudi bir tüccar olabileceği öne sürülüyor.
6 hafta sonra bir hayat kadını daha öldürülüyor. Kapalı alanda, ceset parçalanmış bir şekilde bulunuyor. Bunu yapanın temel anatomi bilgisine sahip olduğu düşünülüyor. Yani ya bir cerrah, ya kasap, ya da mezbahada çalışan biri. Çünkü iç organları titizlikle dışarı çıkarılmış, parçalar özenle odada farklı yerlere konmuş, rahim çıkarılıp orada bırakılmıştır. Fakat organlardan biri eksiktir. Kalp.. Kalp ortada yoktur.
Jacob Levy bir kasap. Yahudi, o bölgede yaşıyor, frengi hastası ve bir deli. Profile uyuyor öyle değil mi ? Jacob'un eşi de bu varsayımı desteklemiş, onun son zamanlarda aklını oynattığını, sokaklarda dolaştığını ve frengi hastası olduğunu söylemiştir. Görgü tanığı Joseph Levy. O da kasap ve Jacob ile aynı işi yapıyorlar. Tez iyiden iyiye güçlendi. Sonrasında da benzer methodlarla işlenen bir çok cinayet.
Benim tezim ise çok çok farklı olacak. Bu tezi savunurken biraz araştırmalarıma ama çoğunlukla da okuduğum kitaplara dayanacağım.
İlk iki cinayet evet, bu Jack'in işi olabilir. Gelelim ikinci ikili cinayete. Malum ilk iki cinayetten sonra gazeteler devreye giriyor ve tirajları arttırmak için hayali mektuplar dahil her yol deneniyor. Hatta ''Karındeşen Jack'' yakıştırması gazeteler sayesinde ortaya çıkıyor. İşin ilginç tarafı, bu cinayetler serisinde gazetelerin rolü kimsenin aklına gelmiyor. Her mecrayı araştırdım, bilgi bulamadım. Bununla beraber sonraki iki cinayetin sırf gazetelerin tirajını arttırmak için işlendiğini düşünüyorum açıkçası. O zamanda var olan herhangi bir gazete, kiralık katil ile anlaşıp cinayet işletmiş olabilir. Bu ihtimalin üzerinde polisler dahil hiç kimse durmamış veya durmak istememiş. Daha çok ses getirmesi amacıyla maktüllere daha çok zarar verilmiş. Boyun kesiklerinin, iç organlarının parçalanmasının yanısıra kadınlar boğulmuş, yüzlerine ciddi zararlar verilmiş. Günümüz şartlarını da göz önünde bulundurduğumuzda gazetelerin popülerliğini ve tirajını üstte tutmak için akla hayale gelmeyecek şeylerin yapıldığını ve değişik yollara başvurulduğunu hepimiz biliyoruz.
Üçüncü yatak odası cinayeti ise bana göre tamamen bağımsız bir katile ait. Çünkü katilin yüzeysel de olsa bir anatomi bilgisi var. Ayrıca cinayeti işlerken soğukkanlı davranmış, hiç acele etmemiş. Oysa ki öncesinde işlenen dört cinayette katil aceleci davranmış. Diğer organlar suç mahallinde bırakılmış, kalp alınmış. Bu aşk cinayeti olduğunu gösterir. Benzer noktalar ise sırf cinayeti kendisinin işlemediğine insanları inandırmak ve cinayetin Jack ile bağdaştırılmasını sağlamak için yapılmıştır.
Daha sonra işlenen cinayetleri kesinlikle Jack'in işlemiş olduğuna eminim. Çünkü üzerinden prim yapmaya çalışan kurum ya da kişilere adeta bir ders ve gövde gösterisi yapmak istemiştir. ''Cinayetleri ben işledim. En iyisini ben yaparım. Ve bir devrin kapanması, bir devrin başlamasını ben belirlerim'' demek istemiştir.
Şimdi bana soracaksınız; ''Sen sanat yazıları yazmıyor muydun ? Söyle bakalım sanat bunun neresinde ?'' diye..
Unutmayın; ''Bir cinayet hakkında araştırma yapmak ve çözümlemeye çalışmak da bir sanattır'' Hem Sherlock Holmes veya Agatha Christie romanlarındaki Dedektif Hercule Poirot da bir sanatçı değil miydi ?